Şubat 2016

Birkaç gün önce çıkan bir haber github repolarını inceleyen bir grup araştırmacının kadınların yazdığı kodların erkeklere göre daha yüksek kabul aldığını yazdı. Ardından epey yerde de çıktı bu. Tabiki başlıklar “kadınlar daha mı iyi kod yazıyor” gibi sansasyonel. Sağolsunlar bana da pek çok arkadaşım bir sürü kanaldan iletti bunu :). Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim :). Hazır yeri gelmişken birkaç şey söylemek istedim ben de konuyla ilgili.

Okumaya devam edin...

Destan gibi bir başlıkla girişe gerek kalmaksızın yazının amacını açıkladım diye düşünüyorum. John The Ripper ve Hashcat bilinen ve en çok kullanılan parola kırma araçlarından ikisidir.
John The Ripper çoğunlukla C dili ile yazılmış bedava bir yazılımdır. Bu iki aracın da kullanım örneklerini aşağıda bulabilirsiniz. Ancak eğer Kerberos, MD5, DES, AES gibi şifreleme ve özet alma algoritmaları hakkında hiçbir bilgimiz ve fikrimiz yoksa ilk önereceğim şey bu konularda nedir, ne için kullanılır gibi soruları açıklayacak bir kaç kaynak okumanızdır.

Okumaya devam edin...

Bugün çok mutluyum.

Bu blogu açmaya 2013’ün aralığında karar vermiştim. Sebebi; abi, hoca pozisyonundaki kişilerin ‘Kadından yazılımcı olmaz’ ve benzeri lafları sanki bu normalmiş, Dünya’nın bir gerçeği imiş gibi söylemeleri bir de savunmaları. Nasıl sinirlendiğimi tarif edemem. Bunlara maruz kalan kadın yazılımcılara, özellikle kadın yazılımcı adaylarına durumun öyle olmadığını gösterebilmek için de bu bloga başladım, hatta başladık. Detayları bilmek isteyenler ilk yazıma bakabilir. O ilk gönderiden sonra ilk ekibi bulup küçük küçük adımlarla Kadın Yazılımcı’yı kurduk ve yeni aramıza katılanlarla da birlikte büyüttük.

Akademik Bilişim 2016’da, gene, bu sefer uluslararası bir firmada yönetici pozisyonundaki bir kişi, sunumunda “Ne yalan söyleyeyim kızdan BT ci olmaz” dedi ve gene bunu Dünya’nın bir gerçeği, söylediği şey çok normalmiş gibi söyledi. Bu zırvalık, Türkiye’den birçok üniversiteden öğrencilerin olduğu bir konferansta oldu.

Ama bu sefer el birliğiyle hem kendisine hem de temsil ettiği uluslararası kuruma özür dilettik. İlker Bey bu konuşmayı dördüncü kez vermiş. Bir daha vermeyeceğinden en ufak bir şüphem yok.

Okumaya devam edin...