Düşündüklerimiz

Sıfırdan Başlamak

Eda Çatamak —  23 Haziran 2014 — 1 Comment

Hayatımızda “başarı” ismini verdiğimiz olgu, çabalarımızın ve emeklerimizin cesaret ile harmanlanıp istediğimiz sonucun elde edilebilmesidir. Başarıyı yakalamak için çabalamaktan vazgeçmemek, emek vermek ve cesaret göstermek gerektiğine inanan ben, hiçbir şeyde olmadığı gibi başarının da kendi kendine size geleceğini düşünmemekteyim. Bir insanın yürüme aşamasını düşünelim bunun için. Var mıdır bana emeklemeden, düşüp kalkmadan, ağlamadan annesinin şefkatli kollarına doğru yürümeye başlayan bir çocuk gösterebilecek olan? Yürümek için bile önce emeklemek, dengeyi ve ayakta durabilmeyi öğrenmek, bu sırada durmadan düşüp kalktıkça çekilen acıya rağmen bir daha ayağa kalkıp denemek gerekirken başarının kendi kendine size geleceğini umarak beklemek olur iş midir? Peki ya bir yazılımcı olabilmek için, bu alanda başarıyı yakalayabilmek için ve de insanların gözünde olabilmesi bunlardan daha zor olan kadın yazılımcı olabilmek için yılmadan daha çok çabalamak, daha çok emek vermek ve cesaret göstermek gerekli olan aşamalar değiller mi?

Okumaya devam edin...

Kadın yazılımcı olmak neden zor? Bu zorluk nereden kaynaklanıyor düşündünüz mü?

Zannediyorum ki bunu en çok düşünenlerden biri bendim. Ta ki cevabını bulana kadar. Aslında bir çok sebep mevcut. İnsanların hala kadın yazılımcı fikrini kabullenememesi bu sebeplerin en başında geliyor bana göre. Kadın yazılımcı olmaz ve benzeri cümleleri çok sık duyuyorsanız eğer dikkat edin. Moralinizin bozulmasıyla başlayıp, bu fikri kabullenmenizle son bulacak bir süreçle karşı karşıya olabilirsiniz. Böyle bir durumda ne yapılmalı peki? Okumaya devam edin…

Bu saatten sonra neyi öğrenip neyi yazacağım ben ya

Bunu diyeni utandırmak için güzel örneklerle dolu internet. Özellikle startup olarak başlayıp bir marka üreten kadınlarla dolu güzel ülkemiz, dünyamız..Yazılım dünyasında da farklı değil durum, her şey tek bir olguya bakıyor aslında : başlamak ve ellerini kirletmek.

Okumaya devam edin...

Kadın yazılımcı olmak Türkiye’de de dünyada da ön yargılardan dolayı zor zanaat. Ben şanslı denebilecek azınlıktayım sanırım. Üniversitede okurken de çalışırken de bu tarz durumlarla çok haşır neşir olmadım.

Dünyadaki durumla karşılaştırıldığında Türkiye’de erkek yazılımcı kadın yazılımcı arasında cinsiyetten doğan bir maaş farkı yok. Avrupa’da ve Amerika’da bu fark daha belirgin. Ancak Türkiye’de de başka durumlarla karşılaşmak mümkün. Erkeklere “kız arkadaşın var mı, yakın zamanda evlenmeyi düşünüyor musun?” şeklinde bir sorunun iş görüşmesinde geldiğini zannetmiyorum. Ya da kadın bir yöneticinin kadın bir çalışana üst bir pozisyon teklif etmek yerine aynı pozisyona “Evli o, yakında hamile de kalır, iş kaybı olur” diyerek erkek bir çalışanı getirmeyi tercih ettiğini bilen var mıdır, bilmiyorum. Yine kadın bir yöneticinin, kadın çalışanla yaşadığı “Etek de giysen çok yakışır sana aslen, ancak etek giymezsin sen. Senin tarzındakiler için akılla öne çıkmak daha önemli” şeklindeki bir diyaloğu erkekler iş ortamında duymuyorlardır, eminim. Bu arada bazı kadın yöneticiler için evli olsanız bir derttir, olmasanız ayrı bir derttir. Kadının kadına ettiğini bazen erkek kadına etmiyor cidden. Ama konumuz bu değil.

Okumaya devam edin...

Geçenlerde internette gezinirken Programmers StackExchange‘de malum soru ile karşılaştım:

question

“Neden bu kadar az kadın yazılımcı var?”

Okumaya devam edin...

Psikoloji alanında öğrendiğim en etkilendiğim çalışmalardan biri “Beklenti Etkisi”. Bilim insanları diyorlar ki “eğer yanlış birşeye inanırsan o yanlış doğru olur”. Şöyle bir deney yapmışlar. Bir liseye gitmişler. Öğrencilere IQ testi yapmışlar. Sonra öğretmenlere belli öğrencilerin çok yetenekli olduklarını söylemişler ve bu öğrencilerin isimlerini söylemişler. Bir dönem sonra tekrar geldiklerinde IQ testini yeniden yapmışlar ve bu öğrencilerin IQ’su bu sefer gerçekten de daha yüksek çıkmış. Bu öğrenciler tamamen rastlantısal bir şekilde seçilmelerine rağmen hakikaten daha başarılı olmuşlar.

Bunun ingilizcesi “self-fulfilling prophecy”nin birebir tercümesi “kendi kendini gerçekleyen kehanet”. İngilizcesindeki ismi çok güzel anlatıyor kendini. Olayın kehanetinde bulunarak olayın gerçekleşmesini sağlıyorsunuz. “Bu öğrenciler başarılı” diyerek öğretmenin algısını etkiliyorsunuz. Ve bu sonuçlara yol açıyorsunuz.

Okumaya devam edin...